Ninja!
Paylaşımlarımızla ve Güncel kalabilmemiz adına; Görüşlerimizi, İsteklerimizi,
Sorularımızı dile getirelim

divrigiyusufseyhkoyu@gmail.com
divrigiyusufseyhkoyu@hotmailcom

Kurallarımız

1. Forum'da genel ahlaka aykiri küfürlü yazi, argo kabul edilen yazilar , hakaret benzeri yazilar yazilamaz. Ayni sekilde, baska bir forum katilimcisini yada üçüncü bir sahsi küçültücü veya hakaret edici yazilar yazilamaz.
2. Üyelerden gelen her mesaj yönetilemeyebilir ve isleyisi hakkında katilimcilari sürekli bilgilendirmek yöneticilerin görevi degildir.
3. Yöneticiler, yazilan yazinin konusuyla ilgili olmayan bir bölümde yazildigina karar verirlerse yaziyi uygun bölüme aktarir veya silerler. Bu nedenle itiraz türü yazilarinda silinmesi, veya cevaplandirilmasi yönetici yetkisindedir.Ayrica uyari ile kapatilan konularin devami niteliginde veya ayni içerikte konu açilamaz
4. Kisisel tartisma sekline dönüsen konular derhal kapatilacaktir
5. Forum kurallarina uymayan katilimcilarin forum'a yazi yazmasi engellenecektir.Gerekirse üyelikleri silinecektir.
7. Forum kurallari gerekli görüldügü taktirde yönetim tarafindan degistirilebilir ve bu bir uyari mesaji ile duyurulur.

Yusufşeyh Köy Derneğimiz

Kuruluş
2002
Yusufşeyh Köyü Kalk. ve Yard. Derneği

Adres
Sanayi Mah. Atatürk Cad. Dekan Sk. No:4/2 4.Levent

Yönetim Kurulu

Başkan
Niyazi Güneri
Bşk. Yardımcısı
Müslüm Şanlı
Sekreter
Ercan Gürünlü
Sayman
Mustafa Kabul
Üyeler
Haydar Çetinkaya, Süleyman Kaplan, Hüseyin Çakıcı

Yusufşeyh Köy Tarihimiz

Yusufşeyh Köyü’nün kesin kuruluş tarihi, her hangi bir yazılı tarih olmadığı için bilinmemektedir.
Köyümüzün kuruluşu konusunda Osmanlı Dönemi’nden kalan nüfus kütükleri ve tapu belgeleri üzerinde de inceleme yapılmadığı için tam kuruluş tarihi bilinmemektedir.
Ancak Yusufşeyh Köyü’nün kuruluş tarihini yaşlıların anlatımına dayanarak yaklaşık olarak söyleyebiliriz.
Köyümüz, tahminen bundan 200 – 250 yıl önce Harput’tan ( Elazığ ) gelen Canbek Aşireti’nin Sivas’ın; Divriği, Kangal, Ulaş ve Zara ilçelerine dağılıp yerleşmesiyle birlikte, bu aşiretin insanları tarafından kurulmuştur.
Köyümüzün Yusufşeyh adı ise; köyün 2-3 km. güneyinde yaklaşık 2000 mt. Yükseklikte bir tepede bulunan Yusufşeyh Ziyareti’nden geliyor.

Yusufşeyh Ziyareti ise, yine yaşlıların anlatımına ve söylencelere göre Pir Sultan Abdal’ın kardeşi Yusuf Şeyh’in mezarının bulunduğu yerdir.
Yine başka söylenceye göre ve ulaşıp inceleyemediğimiz bir kaynak kitaba göre, bu ziyarette yatan Alevi ulusu, Pir Sultan Abdal’ın kardeşi değil, şeyhi olan Yusuf Şeyh’in mezarının bulunduğu yerdir.

Yine bu kaynaklara göre; Pir Sultan Abdal; Yıldızeli, Banaz köyüne gitmeden önce Divriği Yusufşeyh Köyü’nde bir süre şeyhinin veya kardeşinin yanında kalıp öyle Banaz’a gitmiştir.
Ayrıca köyümüz Yusufşeyh Ziyareti’nin bulunduğu tepeye yaklaşık 500 mt. mesafede, köy arazisinin en yüksek noktasında, Divriği, Kangal ve Zara ilçe sınırlarının kesiştiği bir tepe olan ve yaklaşık 2000 mt. de yer alan Şehitlik Tepesi bulunmaktadır.

Bu tepede gömülü olan şehitler ise hangi savaşta veya hangi isyanda şehit düşüp gömüldükleri ise bilinmemektedir.
Bilinen ise köylüler tarafından köyün kuruluşundan bu yana, bu tepeye Şehit Tepesi denilmesidir.
Tahminen bu tepede yatan şehitler ya Pir Sultan Abdal’ın Osmanlı’ya karşı örgütlediği isyandan şehit düşenler yatmaktadır.
Ya da Anadolu’da Osmanlı zulmünün ve sömürüsünün halk üzerinde en ağırlaştığı dönemlerde halkın türkülerle “ Şalvarı Şaltak Osmanlı / Ekende yok biçende yok / Yemede ortak Osmanlı” diye dile getirdiği bu zulüm ve sömürgeye karşı patlak veren çeşitli dönemlerdeki halk isyanlarından birinde şehit düşenler gömülmüştür.
Yusufşeyh Ziyareti’nin, Pir Sultan Abdal ile ve kardeşi Yusuf Şeyh ile bağlantısından dolayı ve Alevi Halk İsyanlarının Şehitlerinin yakınında gömülü olmasından dolayı; bütün çevre ve bölge köylüleri tarafından kutsal kabul edilen bir yerdir.

Her zaman köylüler ve çevre köylerden gelenlerce üzerinde kurbanların kesildiği, lokmaların dağıtıldığı ve adakların adandığı önemli bir ziyaret yeridir.
Yusufşeyh Köyü’nün yerleşim tarihi, tabi ki sadece Yusuf Şeyh’in gelip buraya yerleşmesiyle ve sonra da Canbek Aşireti’nin bir kesiminin gelip köye yerleşmesiyle başlamamıştır.

Halk arasında hep bir söz söylenir “ Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi” diye.
Evet köyümüzün ilk yerleşikleri, sahipleri bizler değiliz. Bizlerden önce de köyümüze gelip yerleşen ve iz bırakanlar olmuştur.
Anadolu yarımadası tarih boyunca kavimlerin göçüne doğudan batıya, batıdan doğuya, hatta Anadolu yarımadasının doğusunda kuzeyden güneye, güneyden kuzeye doğru bir köprü görevi görmüştür.

Anadolu bu yerleşmelerle ve göçlerle halkların, kültürlerin karışıp harmanlandığı bir coğrafya olmuştur.
İşte bu yerleşmeler ve göçmeler sırasında tarihi gidip Antik Çağlara dayanan yerleşim yerlerinin izi vardır köyümüz arazisinde.
Köyümüzün kurulmuş olduğu yere 1 km. uzaklıkta köyün güneyindeki, arazide tarihi gidip Antik Çağlara dayanan önemli yerleşim yerlerinin kalıntıları vardır.
Köyümüzdeki Antik yerleşim yerleri ile ilgili herhangi bir arkeolojik kazı henüz yapılmamıştır.

Toprağın yarım metre altında ve hatta yer yer toprağın üstünde hala Antik yerleşim yerlerinin temel taşları ve kalıntıları vardır.
Köylülerin “HÜG” diye adlandırdığı arazi bölgesinde bir Antik şehir vardır. Bu Antik şehre köylüler Höyük Şehri anlamına gelen HÜGŞAR demektedirler.
Köyümüzdeki Antik yerleşim yerinin tarihi tahminen gidip Hititlere dayanmaktadır.

M.Ö. 1200’lerde Hitit İmparatorluğu yıkılıp dağılınca, geriye kalanlar Kızılırmak kıvrımı içinde yer alan Çorum ( Alacahöyük ), Yozgat ( Alişar ) gibi merkezlerin daha doğuya doğru çekilip Sivas ( Altınyayla / Sarissa ) ve Malatya’nın yeni merkezler olduğu yeni prenslikler kurmuşlardır.
Bu prenslikler, Hititlerin yıkılmasından sonra 400 – 500 yıl daha varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Tarihçiler Hititlerin bu dönemine “Geç Hitit Dönemi” demektedirler.
İşte köyümüzdeki bu Antik kalıntılar ve köylülerin HÜGŞAR dediği Antik Şehir tahminen “ Geç Hitit Dönemi”nin Antik yerleşim alanı ve şehri olabilir.
Bu olasılıklar ancak arkeolojik bir kazıyla kesinlik kazanabilir.
Köyün gelenek, görenekleri hakkında bilgi yoktur.
KAYNAK:HAYDAR BALLIKAYA
Not : Divriği Yusufşeyh Köyü Grubundan alıntıdır.

Posta Kodu : 58300

Alan Kodu : 0346


Yıllara göre köy nüfus verileri
2007
2000 - 48
1997 - 48

Coğrafya
Nüfusu : 48
Sivas iline Uzaklığı : 239 km
Divriği ilçesine Uzaklığı : 62 km

İklim
İklim Köyün iklimi, karasal iklimi etki alanı içerisindedir.

Ekonomi
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Muhtarlık
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.

Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2009- Mustafa Güneri
2004 - İsmail Kaya
1999-
1994 -
1989 -
1984 -

Altyapı bilgileri
Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Köydeki Genel Yemeklerimiz

Börek ( Klor )
Sarmısaklı Köfte ( Kufte sir )
İçli Köfte ( Kufte tıjı )

Hangi Mevsimde Ne Yetişiyor

Şakok, Gijok, Sıpılık, Kıfkarık, Pivok,gzer,bızbelek,rıbeyz,sirmok,sevtırşık,traşık,karamık,şilan,

18 Ağu 2009

Ufacık Bir Bilgi

Alevilik
13.yüzyılın başında Moğollar’ın önünden kaçanlar Erzincan, Dersim, Akçadağ, Maraş gibi yerlere sığınan aşiretler; sırayla Moğollar, İlhanlılar, Osmanlılar tarafından yapılan sayısız zülümler , öldürmeler sonucu bu nedenle ıssız dağlara sığındıkları bir gerçektir.Osmanlı döneminde de Timurlenk’in yağma ve öldürmelerinde Doğu Kızılbaşları yeniden dağlara; Dersim, Tercan, Refahiye, Boğazlıyan, Koçgiri, Sivas (Hafik- Kangal-Zara) Malatya’nın batısında Akçadağ, Gürün ve Binboğa Dağları’na değin dağılırlar.
Tarihsel belgeler ile Akçadağ-Kürecik yöresi insanlarının sözel anlatımları ile 1243’te Moğollar’ın, 1401’de Timurlenk’in, 1514’te Yavuz Sultan Selim’in baskı ve toplu öldürmelerinden kaçanlar bölükler halinde Akçadağ-Kürecik kırsalına gelip sığındıkları bilinmektedir.

Dr.Nuri Dersimi; “Akçadağ’ın batısına yerleşenler kendilerinin Dersim’den ve Erzincan’dan ayrılma olduklarını öne sürerler. Gelenekleri Dersim ile aynıdır. Bunlar yirmi beş oymak olup en ünlüleri Harunan, Bekran, Balan kabileleridir. Kürtçe’nin Kurmanc lehçesi ile konuşurlar.
Akçadağ bölgesindeki diğer alevi yerleşkelerinin tamamı Fırka-i Islahiye’nin kurulmasıyla dağlık alanlara çekilerek; Kepez, Aksüt (Tepkin), Bekiruşağı, Bilamuşağı (Çakalpınar), Çevirme, Darıca, Demirciler, Körsüleyman, Balhacı (Dutlu), Şemsik (Güneşli), Kelan(Xelan), HARUNUŞAĞI, Kahyalı (Keğan), Amuklu (Taşevler), Tataruşağı, Kubatuşağı köylerini oluştururlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder